Tesettürün Dini Hükmü Nedir? Bir Yolculuğun Kalpten Hikâyesi
Bazı sorular vardır ki cevaplarını sadece kitaplarda değil, insanların hikâyelerinde bulursun. Tesettür de böyle bir mesele… Yüzyıllardır tartışılan, kimi zaman sessizce yaşanan, kimi zaman yüksek sesle savunulan bir gerçek. Bugün sana, bu sorunun cevabını bir fetva gibi değil, bir yolculuk gibi anlatmak istiyorum. Çünkü bazen en derin hükümler, hayatın içinde yaşanarak anlaşılır.
—
Bir Akşam Sohbeti: Zeynep ve Emir’in Hikâyesi
Zeynep, kalbinin sesini dinlemeyi seven bir kadındı. Üniversite yıllarında tanıştığı Emir ise aklıyla konuşan, stratejik düşünen bir adam. İkisi de aynı soruyla yıllardır karşılaşıyordu: “Tesettürün dini hükmü nedir?”
Fakat verdikleri cevaplar hep farklıydı. Zeynep için bu soru bir kalp meselesiydi; Emir içinse bir ilim ve mantık meselesi.
Bir akşam sahilde yürürken Zeynep, gözlerini ufka dikerek konuştu:
“Ben örtünmeyi hep bir yasak gibi gördüm önce. Sonra fark ettim ki bu, yasaktan çok bir davetmiş. Rabbimin bana ‘değerin var’ deyişinin başka bir yolu…”
Emir durdu, düşünceli bir şekilde ona baktı:
“Ben meseleye hep ayetlerle, hadislerle yaklaştım. Açık ve net: Nur Suresi 31. ayet, Ahzab Suresi 59. ayet… Bunlar tesettürün farz olduğunu bildiriyor. Ama şimdi senin söylediklerinle birlikte, bunun sadece bir emir değil, aynı zamanda bir sevgi göstergesi olduğunu anlıyorum.”
—
İlahi Emirle Başlayan Bir Yürüyüş
Tesettür, İslam’da sadece bir gelenek ya da kültürel alışkanlık değil; doğrudan Allah’ın emridir. Kur’an’da açıkça belirtilen bu hüküm, kadınlara bedenlerini ve güzelliklerini yabancı gözlerden koruma yükümlülüğü getirir. Bu yükümlülük, aynı zamanda bir değer beyanıdır.
Ahzab Suresi 59. ayette şöyle buyrulur:
> “Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle: Dışarı çıkarken üzerlerine dış örtülerini alsınlar. Bu, tanınmaları ve incitilmemeleri için en uygunudur.”
Bu ayet, tesettürün yalnızca dini bir görev değil, aynı zamanda toplumda kadının saygınlığını ve güvenliğini koruyan bir kalkan olduğunu gösterir. Emir’in dediği gibi, bu hüküm ilahi bir çerçevedir; Zeynep’in hissettiği gibi ise bu çerçevenin içinde bir merhamet vardır.
—
Kalp ile Akıl Arasında: Tesettürün Anlamı
Zeynep için tesettür, sadece bir kıyafet değil, bir kimlikti. Bazen sabah aynaya baktığında, örtüsünü takarken dua ederdi: “Rabbim, dışımı örtüğüm gibi içimi de güzelleştir.”
Emir ise meseleyi hep mantık süzgecinden geçirirdi. Ona göre ibadetler sadece kalple değil, bilinçle de yapılmalıydı: “Bir emir varsa, o emri yerine getirmek teslimiyetin göstergesidir.”
Bu iki yaklaşım birleştiğinde ortaya güçlü bir gerçek çıkıyordu: Tesettür, hem aklın kabul ettiği bir ilahi yükümlülük hem de kalbin sevinçle taşıdığı bir bağlılıktı.
—
Toplumsal Yüzleşme: Kimin İçin ve Neden?
Ancak bu mesele sadece kişisel bir inanç konusu değil. Toplumda tesettürlü kadınların yargılandığı, tesettürsüz kadınların dışlandığı anlara da tanık olduk. Emir, bu noktada hep stratejik düşünürdü: “İnancı zorla dayatmak, onun ruhunu öldürür. Tesettür, bir seçim gibi yaşanmadıkça anlamını yitirir.”
Zeynep ise empatiyle yaklaşırdı: “Kimi kadın örtüsünü severek takar, kimi iç çatışmalarıyla mücadele eder. Biz birbirimizi yargılamak yerine anlamaya çalışmalıyız.”
—
Son Söz: Tesettür Bir Cevaptan Çok Daha Fazlasıdır
O akşam yürüyüşleri bitip eve dönerken Emir ve Zeynep aynı cümlede buluştular:
“Tesettür, Allah’ın bir emridir… ama aynı zamanda O’na duyulan sevginin dışa yansımasıdır.”
İşte cevap da tam burada saklıdır. Tesettür, sadece “farzdır” deyip geçilecek bir madde değil, her gün yeniden anlam kazanan bir yolculuktur. İlahi bir emrin yanında, insanın Rabbinin huzurunda duruşunu, hayata bakışını, kendine ve bedenine verdiği değeri temsil eder.
Sen Ne Düşünüyorsun?
Bu hikâyedeki gibi, belki sen de bu konuyla ilgili kendi içsel yolculuğunu yaşıyorsun. Belki hâlâ sorguluyor, belki çoktan kararını verdin. Yorumlarda düşüncelerini paylaş: Tesettür senin için ne ifade ediyor? Bir görev mi, bir hediye mi, yoksa her ikisi birden mi? Çünkü bu yolculuğun asıl güzelliği, paylaşıldıkça büyümesinde saklı.